10 Mart 2008

Vapur Sohbetleri-Necati Sasmaz


1.Kısım



2.Kısım



3.Kısım



4.Kısım



5.Kısım



6.Kısım



7.Kısım


B2L

Kurtlar Vadisi Pusu 29.Bolum-Muro Burjuva Donu




Bu Sahneyi Bilgisayariniza İndirmek İcin Sagidaki Linke Tiklayiniz

Download İcin Tiklayin
B2L

Kurtlar Vadisi Pusu 29.Bolum İskender'in Adamlarina Pusu




Bu Guzel Sahneyi Bilgisayariniza İndirmek İcin Asagidaki Linke Tiklayiniz

Download İçin Tıklayın
B2L

Kurtlar Vadisi Bazi Bolumleri çalinti ?


Bu olay gerçektir.
Kurtlar Vadisi dizisinin PALA ve o dönemki otel senaryoları iznsiz kullanılmış senaryo ERGİN BOROBEY adlı senariste ait.Bu bir iddia değil.BOROBEY Osman sınavla görüşmelerinden sonra dizide kullanıldığını tesbit ettiğini kendi sitesinde açıklamış.önceleri basında üç beş yerde vardı bu haber doğruluğu konusunda ergin borobey açıklama yapmamıştı.

Bu açıklamayı okumak için: www.erginborobey.com/osmansinav.htm



"KURTLAR VADİSİ dizisi içerisinde 2004 yılında şahsıma ait projenin bazı bölümleri ve karakterleri bilgim olmadan ve iznim olmadan kullanılmıştır.Bu konu hakkında 2004 yılından beri çeşitli yorumlar yapılmış bunların hiçbirine cevap vermemiştim.Özellikle Medyada tanınan bir Dizi üzerinden kişisel propaganda algılanması ve sosyal hayatımın zarar göreceği endişesi ile olayıkapatma gereği duymuştum.O yıllarda geçen zaman süresince çalışma arkadaşlarımı ve birikimlerimi kaybettim.OSMAN SINAV ile 2004 Yılında yaptığım 2 görüşme sonucunda ortaya olumlu bir konsept çıkmadığı için görüşmeler dondurulmuştu.Ayrıca Osman SINAV’ın Arkadaşlarımile çalışma teklifini reddettiğim günlerde arkadaşlarımda konu ile ilgili takipte idiler.

Kanlı yemin projesinin bazı bölümlerinin Dizide kullanıldığı hem arkadaşlarım hem de kendi kişisel tespitlerimle sabittir.Bu olaydan sonra arkadaşlarımdan ayrılmak zorunda kaldım.Öyle ki; Bu projenin izinsiz kullanıldığını da ilk bizzat çalışma arkadaşlarımdan öğrenmiş oldum.Kısacası Projeyi Osman SINAV’a para karşılığında sattığımı düşünmeleri ve bu süreçte onlar ile olan ilişkilerimin zayıflaması en önemli etken idi.Çalışma arkadaşlarımı ve bütün birikimlerimi kaybetmemin tek nedeni bu olaydır.Bu olay ile ilgili bilgi ve belgeler mevcuttur dileyen basın mensubu arkadaşlarımız bunları isteyebilir ve ayrıca syn OSMAN SINAV ile konu hakkında bilgi alabilirler.

KURTLAR VADİSİ Dizisinde “PALA” adlı karakter ve ayrıca bölümlerde geçen OTEL patlama senaryoları ve bu karakterler üzerinden geçen birçok bölüm karıştırılmış olarak tamamen KANLI YEMİN projesinden alındığı doğrudur.Konu hakkında OSMAN SINAV ile görüşme çabalarıma rağmen olumlu bir sonuç alamadım.Kendisi bir şekilde görüşmeleri red etmiş bu konu ile ilgili bir açıklama beklememe rağmen herhangi bir izahatta bulunmadığı kişisel tespitimdir.

Konu hakkında şimdiye kadar yorum yapmamamın yegane sebebi sosyal hayatım ve ayrıca syn OSMAN SINAV’a olan sevgim ve saygımdı.O dönemde arkadaşlarım basına yakın kişilerle diyaloğa geçip TV Programları düzenlemeleri gerektiğini ve konuyu kamuoyuna duyuracaklarını bizzat bana söylemişler ancak ben bu yanlış durumu engellemişimdir.Geçen zaman içerisinde özellikle son dönemlerde yakın insanlardan duyduklarımdan sonra bu açıklamayı yapma gereği duydum.Yıllarca konuyu içime attım ve bir açıklama bekledim.Yanlış sonsuz şekillere girebilir, doğru ise yalnız bir türlü olabilir.Yıllardır gündemde olan ve milyonlarca kişinin izlediği bir dizi üzerinden rant sağlayan bir insan konumuna düşmekten ve en önemlisi Osman SINAV ile olan görüşmemize sadık kalma açısından hep sustum.Zaman birçok örtüyü kaldırdı.Burada en önemli husus şu ki OSMAN SINAV’ın arkadaşları ile çalışma teklifini reddettiğim halde bu projeyi kullananların yine arkadaşları olması idi.Uzun zaman görüşme çabalarıma ve bir açıklama beklememe olumsuz yanıt veren syn SINAV’a hitaben yapılan bu tip şeylerin yanlış olduğu ve başkalarının sırtından başkalarının düşüncelerinden ancak buraya kadar yol alınabileceğini kendisinin görmesidir.Açıkça belirtmeliyim ki bu süre zarfında syn SINAV’ın beni aramasını beklemiş en azından bu projeyi kullanabileceğini öğrenmek istemiştim.

Gerçek sanat el emeği ve düşüncenin haklı şekilde alınıp toplum yararına en bilgili şekilde değerlendirilmesidir.Sonuç olarak yapılan bu yanlışa karşı yıllarımı hayallerimi verdiğim bu sektörde aptal yerine konmanın verdiği vicdan azabı muhasebesi sonucunda ortaya çıkan durum bundan ibarettir…





Konuyu kamuoyuna sunuyorum…


ERGİN BOROBEY
Senarist/Oyuncu
B2L

Bir Fenomen Olarak Sinema, TV ve Kurtlar Vadisi


Fenomen algılanabilir gözlemlenebilir varlık olay ve süreçlerin nesnel gerçekliğini ifade eder. Fenomeni inceleyen felsefe dalı da fenomenoloji olarak adlandırılır. Fenomenoloji, her şeyden önce, fenomeni, yani dolaysız olarak verilmiş olanı betimlemeye dayanan bir yöntemdir[1]Fenomenoloji görüneni inceleme yoluna giderken gerçekliği ve gerçeklik hakkında bildiklerimizi bir tarafa bırakarak fenomenin özüne inmeyi hedefler.

Bir toplumsal olay sırf kendisi olmaktan çıkar ve kendinden daha fazla şeyler ifade edecek çapa erişirse sosyal bir fenomen olarak adlandırılmayı hak eder. Kolların, bacakların, gövdenin, kafanın bir araya gelip kendileri olmanın ötesinde bir canlı bedenini ya da bir yaşam formunu ifade etmesi gibi bir şeydir bu da.

Bugün, toplumsal yaşamı değer yargıları, insanlar arası ilişkiler, üretim-tüketim alışkanlıkları ve çok çeşitli davranış kalıpları yönünden etkileme, yönlendirme ve dönüştürme gücüne sahip sinema filmleri, televizyon dizileri ve bu diziler arasında işlevsel açıdan ayrıcalıklı bir yeri olan Kurtlar Vadisi adlı diziyi de fenomen olarak adlandırabiliriz. Şüphesiz ki televizyon ve sinema tarihi içerisinde yeni bir durum değildir bu.

Gösterildikleri dönemlerde eğlence dünyasının olağan seyirlik unsurları olmanın ötesinde anlamlar kazanarak toplumsal yapı üzerinde derin etkiler bırakan ve birer kült olan birçok televizyon ve sinema filmi söz konusudur. Clark Gable’nin Vivien Leigh ile baş rollerini paylaştığı Rüzgar Gibi Geçti adlı film sinema tarihi içerisinde böyle bir etkiye sahiptir. Clark Gable’ın 1934 tarihli It Happened One Night filminde gömleğini çıkartıp, iç çamaşırı giymediğini gösteren çıplak göğsünün göründüğü sahneden sonra, iç çamaşırı satışları Amerika’da ulusal çapta düşmüştür. Bu düşüş sinemadaki bir görüntünün tüketicilerin tutum ve satın alma davranışları üzerindeki etkisini göstermesi açısından önemli bir gösterge olmuştur. [2]

1980’li yıllarda tüm dünyayla birlikte Türkiye’de de yayınlanan Dallas adlı dizinin toplumsal hayat üzerindeki etkisini o döneme yetişenler çok iyi hatırlarlar. “80'li yıllarda Southfork Çiftliği'nde yaşayan petrol milyarderi ataerkil ailenin hayatını konu alan "Dallas" hepimizi ekran başına mıhlayıp uluslararası bir fenomen haline geldi. Türkiye'de televizyon tek kanallıydı ve hayatımızın ona endeksli olduğu darbe ertesi yıllarda "Dallas" bizi de çok etkiledi. Dizinin yayınlandığı pazar geceleri sosyal hayat dururdu.”[3]

Türk sinemacılığında da fenomene dönüşmüş film, tip ve karakter örnekleri sıralamak mümkündür. Kemal Sunal’ın canlandırdığı “Şaban” tiplemesi, Erol Taş’ın yarattığı kötü adam karakteri, Aliye Ranalar; Hülya Koçyiğitler, Türkan Şoraylar vs.

Günümüzde artık özel sektör anlamında bir Türk televizyonculuğundan da söz edebilmekteyiz.1990’lı yıllarda Turgut Özal’ın estirdiği Liberalizm, Serbest Piyasa Ekonomisi sloganlarıyla bayraklaştırılan amerikan tarzı yaşam projesinin uygulamalarının en önemli adımı olarak özel televizyonculuğa geçilir. Amerikan sisteminin küresel hâkimiyeti için amerikan yaşam tarzının(sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel anlamda)yaygınlaştırılmasına, Amerikan yaşam tarzının yaygınlaştırılması için de televizyona ihtiyaç duyulmaktaydı. Kültürel egemenlik Amerikanın küresel gücünün yeterince takdir edilmemiş yüzüdür. Estetik değerleri hakkında ne düşünülürse düşünülsün, Amerikanın kitlesel kültürü, özellikle dünya gençliği üzerinde manyetik bir çekim gücüne sahiptir. Cazibesi, yansıttığı hazza dayalı yaşam biçimine dayandırılabilir, ama küresel cazibesi inkâr edilemez. Amerikan televizyon programları ve filmleri küresel pazarın dörtte üçünü kapsar. Amerikan tutkuları, yeme alışkanları ve hatta giysileri dünyada gittikçe daha çok taklit edilirken, Amerikan popüler müziği de aynı şekilde baskındır.[4] Brzezinski’nin bahsettiği bu kültürün dünya çapındaki taşıyıcısı ve yayıcısı televizyon ve sinemadır.

Türk televizyonculuğu 90’lardan günümüze gelinceye kadar bir eğlence sektörü olarak spor, müzik, magazin, yarışma programları ve diziler anlamında popüler kültürün tüm unsurlarıyla harmanlanmış olan kendi geleneğini oluşturmayı da başarır. Bugün bu gelenekten kaynaklanan tecrübe, güven, cesaret ve aymazlıkla toplumun inanç ve değer sistemini hiçe sayan programlar yapılmakta adeta bilinçli olarak bizi biz yapan tüm değerler bombardımana tabi tutulmaktadır. Bu yönüyle televizyon ve sinema Küresel sistemin egemenlerinin hegemonyaları için gerekli olan tüketim ve eğlenceye dayalı kültür yayıcılığının bu coğrafyadaki gönüllü temsilcisi durumundadır.

Sosyal hayat mı sinema ve televizyon filmlerinin içeriğini belirlemekte ya da televizyon ve sinema filmleri mi sosyal hayatı dönüştürmekte türünden sorulara verilebilecek cevaplar oldukça karmaşık görünmektedir. İkisi arasındaki karşılıklı etkileşimi göz ardı etmeden verilecek cevaplar daha tatmin edici olmaktadır. Sosyal yaşama ait unsurlar kurgulanıp bir televizyon ya da sinema filmi tekniği ile izleyenlere servis edilirken, bu kurgunun daha sonra toplum üzerinde son derece etkili olduğu gözlemlenmektedir. Kurgusal gerçeklik reel gerçekliğin yerine geçmekte, film kahramanları birer rol modeli olarak insanların yaşamlarında gerçekleştirdikleri sosyal ilişkilerin ve davranış kalıplarının temel belirleyeni olmaktadırlar

Son zamanlarda yukarıdaki denklemi en iyi açıklayabilecek bir örnek olduğuna inandığımız Kurtlar Vadisi adlı dizi Türk televizyonculuğunun fenomen yaratma kabiliyetini de gözler önüne sermektedir(!)

Derin devlet, mafya, siyaset, bürokrasi, sermaye, iş ve sanat dünyasının kimin eli kimin cebinde belli olmayan türünden ilişkilerini konu alan ve bunu romantik milliyetçilik ile dizide bol bol söylenen türkülerin sembolize ettiği azıcık poplaştırılmış Anadolu kültürüyle kurgulayan dizi, kısa sürede geniş yığınları arkasından sürükleyen bir kült olmayı başardı. Dizinin başkahramanı Polat Alemdar ferman padişahınsa dağlar bizimdir diye haykıran modern bir Köroğlu tiplemesiydi adeta. Mekânı dağlar olan Köroğlu’nun aksine Polat’ın mekânı şehirlerdi. Köroğlu’nun “Tüfenk icad oldu mertlik bozuldu.” diyerek silahı kalleşliğin sembolü ilan etmesinin aksine patrimonyal ilişkiler ağının egemen olduğu bir toplumda Polat Alemdar silahı kahramanlığın, erkekliğin sembolü olarak filmin her karesinde adeta gözlerimizin içine sokarcasına kullanıyordu.

İyi niyetle, vatanperverlik gibi ulvi gayelerle adam öldürmek, yasa dışı işler yapmak, yargının sağlayamadığı adaleti kendi yöntemleriyle sağlamaya çalışmak gibi mesajlar üzerinden mafyanın iyi ve faydalı olanının(!) televizyonlar üzerinden reklâmı yapılıyordu. Bilgi Üniversitesi öğretim üyelerinden Murat Paker de dizinin derin devleti meşrulaştırıcı yanını vurgulayarak diziyi şöyle değerlendirir: "Kurtlar Vadisi, Susurluk'un bir beraat talebidir. Bu toplumda öteden beri yapılan pis işler var. Bu pis işler, devlet içindeki birilerinin yapılmasını gerekli gördüğü ama yasal çerçevede yapamadığı işler. Bunlar çoğunluk tarafından bilinmiyordu. Ama Susurluk'la, 'derin devlet' denildiğinde aklımıza ne geliyorsa açıkça ortaya çıktı. Toplum bunu gördü ve devlete ve yöneticilerine ilişkin kuşkuları arttı. Kendisini devletin asıl sahibi görenlerin saygınlığı azaldı. Ama toplum bir temizlik de yapamadı. Olay kapatıldı ve Kurtlar Vadisi sayesinde, toplumun bir kesiminde Susurluk beraat etti. Kurtlar Vadisi, gayet güzel bir ideolojik, psikolojik manipülasyonla katili kahramana çevirdi.[5]

İş kurgusal olanla sınırlı kalsa belki kimse itiraz etmeyecekti. Ama kurgunun televizyonlardan taşıp evlerimizi, sokaklarımızı, şehirlerimizi; adım adım tüm toplumu ele geçirmeye başlamasıyla itirazlar da yükselmeye başladı. Dizi ve diziyi takip eden filmler sadece yoğun izlenme oranıyla değil, aynı zamanda şiddet kültürünü ve derin devleti meşrulaştıran içeriğiyle de gündeme geldi. Böylesi bir temanın bu kadar geniş bir izleyici kitlesine ulaşması, diziyi toplumsal bilimlerle uğraşanların farklı başlıklarla ele aldıkları sosyolojik bir olguya dönüştürdü. Dizi hakkında hukuki süreç başlatılmasından yana olan Yahya Berman'a göre "Kurtlar Vadisi, faili meçhul cinayetlerin, işkencenin ve kölelik ilişkileri üzerinden yükselen erkek ergenliğinin popüler kültür kültü haline getirmesine aşırı bir örnektir[6]

Okullarda konseyler kuruluyor, emirlere itaat etmeyen öğrencilerin konseyde kalemi kırılıyordu. Yani çeteleşme okullara kadar inmişti. Kendilerine model olarak Polat’ı seçenler Polat gibi adam öldürmeye başlamışlardı. Karadeniz Sahil Yolu'na karşı verdiği çevreci mücadeleyle bilinen avukat Cihan Eren'in öldürülmesinden sonra yakalanarak tutuklanan 25 yaşındaki Serhat Karadeniz'in "Kurtlar Vadisi dizisindeki Polat Alemdar'a özeniyordum. Ünlü birini vurmam lazımdı. Fındıklı'daki en ünlü kişi de Cihan Eren olduğu için onu vurdum şeklindeki açıklaması, dizinin şiddeti özendirici özelliğini bir kez daha tartışma konusu yaptı [7]

Dizinin gündelik hayattaki ilişkiler ağına yansıması kara mizah örneği sayılacak türdendi. Gündelik hayatın rekabete dayalı ilişkiler sarmalında kendilerini görece biraz daha zeki sananlar diziyi rakiplerini alt etmek için Bizans entrikalarında tecrübe kazanma adına seyrediyorlardı. Kalleşliğin ayak oyunlarının öğrenildiği görsel bir ayine dönüştürülüyordu film. Bu sakat mantık düşmanın silahıyla silahlanmak argümanıyla da meşrulaştırılabiliyordu. Kurtlar Vadisinde gezinenler çıkış yolunun çakallar vadisine açıldığını görmezden geliyorlardı. Bilmiyorlardı ki çakallaşmanın tarihi kurtlaşmaya karar vermekle başlıyordu

Reel gerçeklikle kurgusal gerçeklik arasındaki sınırların aşındığı hatta bunların yer değiştirdiği toplumsal bir anomali durumuydu yaşananlar. Sanal kahramanlar giyim-kuşam,yeme-içme alışkanlıkları yaşam tarzları ile gerçek hayata hükmediyorlardı artık.Bir bakıma yaşananlar gerçeğin sanallaşması gibi bir sonucu da çıkarıyordu ortaya. Artık mafyalar,çeteler, bu topraklar üzerinde derin emelleri bulunan emperyalist güçler diziler ve filmlerle sinir sistemleri alınarak pasifize edilmiş insanların yaşadığı bu coğrafyada çok daha rahat at koşturabilirler

Bir fenomen olarak sinema, televizyon ve diziler toplumların kaderi üzerinde köleleştirici bir silah olarak işlev görmekte. Bu anlamda meydan şimdilik Hollywood yapımcılarına ve onların gönüllü kullarına bırakılmış gibi görünmektedir.
B2L

Kurtlar Vadisi Pusu 30.Bolum






Kurtlar Vadisi Pusu 30.Bolum Ozeti,30.Bolum Fragmani,30.Bolumden İlk Kareler,30.Bolum Download İmkani,30.Bolum Online İzleme İmkani ve 30.Bolum Resimleri İlk Olarak Sitemizde Yayınlanacaktır..

Saygilar
www.kurtlar-vadisi-pusu.net yonetimi
B2L

Kurtlar Vadisi Pusu 30. Bolum Tahminleri




İskender' in Takibinde Olan Polat Alemdar Şimdi Ne Yapacak? İhtiyarlarla Buluşmak İçin Kız Kulesine Gidecek Olan Polat' ı Neler Bekliyor?

Tahminlerinizi Ve Yorumlarınızı Bu Alana Yapabilirsiniz...
B2L

Bahadir Özdener_CNN Kurtlar Vadisi Belgeseli


1.Kısım



2.Kısım



3.Kısım



4.Kısım


B2L

Arşiv

Kurtlar Vadisi Gladio